YARIM BIRAKILAN ADALET!
Biri size, bir insana verilecek en büyük ceza nedir diye sorsa;
Pek çoğunuz;
İdamdır,
kurşuna dizilmektir,
müebbet hapistir,
Sürgündür dersiniz ama,
“İşinden atılmaktır” demek aklınıza gelmez! Biliyorum.
Peki,
İşinden atılmış bir kamu görevlisi ne suç işlemiş olabilir ki "işinden atılmak" gibi çok büyük ve onur kırıcı bir cezaya çarptırılmıştır? Diye size ikinci bir soru sorulsa eminim yine çoğunuz;
Rüşvet almıştır,
Devletin sırlarını düşmana satmıştır,
Devletin malını çalmıştır, işini istismar etmiştir,
Vatana ihanet etmiştir dersiniz, ama!
“Mescit yaptırmaktır” demek, aklınıza bile gelmez! biliyorum.
Peki,
Size biri, bir kamu çalışanını işinden atma cezasını kim verir! ve nerede verir! diye sorsa, eminim sadece hâkim verir ve mahkeme de verir, başkası veremez, başka yerde verilmez! dersiniz ama!
“Yüksek Askeri Şûra üyeleri” nin, Çakmak salonunda verdiği aklınıza gelmez! biliyorum.
Bu kadar akla gelmeyen işler ülkemizde vuku bulurken Adalet neredeydi? ve güzel insanlar ne yapıyorlar dı? diye yine size sorsalardı! Eminim,
“Adalet vardı” ve insanlar korkmuyor lardı! demezdiniz! Onuda biliyorum.
Evet, aklınıza gelmeyen bütün bu olanlar 28 Şubat sürecinde tüm yaş zedelerin başlarına gelmiştir!
Bu uzun ve dış mihraklı süreçte 1650 subay ve astsubay, üstün başarılarına, disiplinli ve ahlaklı olmalarına rağmen asla savunmaları alınmadan, hiçbir ikaz yapılmadan ve yargılanmadan keyfi ve haksız yere TSK'dan ilişikleri kesilerek sivil hayata bir suçlu olarak gönderilmişlerdir!
Gerçi yüce halkımız onları asla bir suçlu gibi görmemiş, bilakis iyi görmüş, kollarını açmışlardır!
Tarihte, "haklı olan insanlara" akla gelmeyecek türlü cezaların verildiği tek ülke biz değiliz tabi!
Misal;
Avrupa'da; işkence sürgün, ölüm, aforoz vb. cezalar göstermelik te olsa adı ENGİZİSYON olan mahkemelerde ve bu mahkemelerin sembolikte olsa hâkimleri tarafından yargılanarak infaz edilirlerdi!
Bizdeki 28 şubat döneminde, göstermelik te olsa adı mahkeme olan ne böyle bir kurum nede yargıçlar olmamıştır!
Sonra kendi ülkemizin yakın geçmişine baktığımızda, halka büyük zulümler yaşatılan bir dönemde çokça idamlar; göstermelik te olsa adı İSTİKLÂL olan mahkemelerde ve üç aliler diye meşhur olan hâkimler eliyle infaz edilirdi!
Bizdeki 28 şubat döneminde, hiçbir isim altında, ne mahkemeler, nede hakimler yoktu!
Hatta dünyanın ilkel kavimlerinde ve en bedevi topluluklarında dahi yargılamanın önemli bir düstur olduğu tarihi bir gerçek iken!
28 şubat dönemlerinde hiçbir düstur ve kuralın tanınmaması sadece bize has antidemokratik bir modeldi!
Neticede, yargılama yapılan ve ceza verilen her ülkede, gördüğünüz üzere bir mahkeme mekanı ve hâkim mutlaka vardı!
Bizde, Hakimler de, savcılar da, mahkemeler de, y.a.ş. üyeleri idi!
Dediğimiz dedik!
Çaldığımız düdük! Onların kudret göstergeleri idi!
Hasılı; 28 şubat süreci "Hukuk adına facia" bir dönemdi!
Haa. bu hukuk faciası, o zamanları ve ya sonraları hukuk fakültelerinde bir tez konusu olmuş mudur! veya üzerinde münazara yapılacak ve bu utançtan ders alınacak şekilde mevzu bahis edilmiş midir! Bilemem.
Derken; gün döndü devran döndü,
Gelinen 2010 yılındaki torba kanunundan çıkan yasa ile, kamunun Yaşzede olarak bildikleri Subay Astsubaylar kısmen bir hak aldılar!
Yarım hak da olsa, her halükarda istisnasız tüm Yaşzedeler bu kanunun yapımında ve çıkarılmasında emeği geçenlere müteşekkir ve minnettar kalmışlardır ancak;
Her biri sormak isterdi;
Adalet bakanına,
Savunma bakanına,
İçişleri bakanına,
Maliye bakanına,
Genelkurmaya,
Muhalefete,
Ve,
Cumhurbaşkanına,
Destanlar yazan şerefli bir kurumun, mağdur edilmiş kumandanlarının hakları yarım mı kalmalıydı?
Hükümetimiz; "imzalı ve mühürlü ve özür beyan eden bir belgeyi" hukukları yok edilen ve gelecekleri karartılan çocukları adına, her Yaşzedeye vermeli değilmiydi?
Yargı yolunu açıp Yaşzedeleri derdest edenlerin kim olduklarını ve niyetlerini anlamalı değil miydi! yüzleşmeyi sağlamalı değil miydi! ve işin esasını bilmeli değil miydi! asıl bunları cezalandırmalı ve kamuoyuyla paylaşmalı değil miydi!
Olmadı efendim..!
Yarım Adalet, Adalet değildir!
Yarım hak, hak değildir!
yakışan ve layık görülen bu olmamalıydı!