Fahri SAĞLIK

Tarih: 28.04.2023 09:15

Müminlerin Bazı Temel Özellikleri…

Facebook Twitter Linked-in

Müminlerin Bazı Temel Özellikleri…
 

Yüce Yaratıcımızın bizden duygu, düşünce, inanç ve davranış biçimleri olarak kazanmamızı istediği temel özellikleri bir Ramazan boyu aç, susuz kalarak, seherlerde sahurlar yaparak, sadece ağzımıza girene değil çıkana da dikkat ederek, yatsı vakti on üç değil, otuz üç rekat namaz kılarak elde etmeye veya mevcut olanları geliştirmeye çalıştık. Yüce kitabımızın pek çok ayet’i kerimesinde bu temel hasletler bildirilmiştir. Bu yazımda Mü’minun suresinin başında özetle bildiren bu değerleri hatırlatmak istiyorum. Yüce Allah buyuruyor ki;

- Gerçekten müminler felaha ( kurtuluşa, selamete, huzura) ermiştir.

Felah: Murada ulaşmaktır. Hayırda sonsuzluk diye de tarif edilmiştir. İflah: Kurtuluşa erişmek manasına geldiği gibi selamete ermek, huzur bulmak manasına da gelir ki, Kur'ân'da genellikle bu mânâda kullanılmıştır. Surenin başında zikredilen yedi özelliği kendinde toplayan kimseler için felahın ( kurtuluşun, huzur ve mutluluğun ) muhakkak olacağını müjdelemektedir.

Bu yedi özellikten birincisi, imandır.

Yüce Rabbimiz “Mü’minler felaha erdi” buyuruyor. Yani inananlar, iman edenler felaha erdi. Önce iman gerekir. İman; bir şeyi gönül huzuru ile benimseme, ona içten ve yürekten inanmadır.

İslâm’a göre iman, Peygamber Efendimizin Yüce Allah’tan getirdiklerinin doğru olduğunu kabul edip, onlara gönülden inanmaktır.

İman her şeyin başı, felahın anahtarıdır. Onsuz felah kapısı açılmaz.

İmandır o cevher ki ilahi ne büyüktür

İmansız olan paslı yürek sinede yüktür.

 

İkincisi kulluk görevlerini huşu ile yapmaktır.

- Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler.

Namaz, İslam’ın beş esasından biri, imandan sonra en önemli olanıdır. Allah Teâlâ kullarına imandan sonra namazdan daha önemli bir ibadeti farz kılmamıştır. Bunun içindir ki Peygamberimiz kıyamet günü kulun ilk önce namaz ibadetinden sorgulanacağını bildirmiştir. Namaz dudak bükülüp geçilecek bir ibadet değildir.

Burada sadece namazın kılınmasından değil “huşu” ile kılınmasından söz ediliyor. Huşu, kulluk görevlerimizi ihlas, samimiyet ve takva şuuru ile yapmaktır. Örneğin namazlarda Allah’ın huzurunda derin bir saygı ile durmak demektir. Elmalılı Muhammet Hamdi YAZIR huşu kavramını tefsirinde şöyle açıklıyor;

“Huşu, aslı kalpte, tezahürü beden de olmak üzere iki kısımdır. Kalbe ait tarafı, Rabbın azamet ve Celali karşısında kendi küçüklüğünü idrak ederek nefsi, Hakk'ın emrine baş eğdirecek kalbin derin bir saygı hissi duymasıdır. Dış görünüşle ilgili yönü de, vücut organlarında bu duygunun tesiri ile bir sakinlik ve sükunet meydana gelmesi, mesela namazda gözlerinin önüne, secde yerine bakıp, sağa sola, şuna buna iltifat etmemesidir. Bundan dolayı namazlarda "huşu"un aslı namazın şartlarından olan niyetin samimiliği ile; tezahürleri de namazın erkan, adab ve diğer tamamlayıcı unsurları ile ilgilidir.”

Üçüncüsü “Lağv” dan uzak durmaktır.

- Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler.

“Lağv” kelimesi sözlükte “boş ve manasız söz ve davranış” anlamına gelir. “anlamsız ve yararsız” söz ve davranışları ifade eder. Sevgili Peygamberimiz,

“Boş ve faydasız işleri terk etmek, kişinin İslamiyet’inin güzelliğindendir.” buyurmuştur.

Dördüncüsü zekat vermektir.
 

- Onlar ki, zekâtı verirler.

Zekat, varlıklı Müslümanları ihtiyaç sahibi Müslümanlara ulaştıran mühim bir köprüdür. Onları aynı duada buluşturan önemli bir değerdir. Diğer taraftan zekat, toplumda dini ve ahlaki değerleri yücelten, sosyal yapıyı güçlendiren, ekonomik hayata canlılık getiren sosyal bir ibadettir.
 

Zekat İslamın sosyal ve iktisadi yönünün temel direğidir. Zekatsız bir İslam toplumu düşünülemez.

Beşincisi iffeti korumaktır.

 

- Ve onlar ki, iffetlerini korurlar.

Namus ve İffet konusu Müslümanın en temel değeridir. Hem kadın hem de erkek için geçerlidir. Müslüman iffetsiz yaşamaya yaşamak demez. Yüce değerlerinin tamamını namusu sayar, onları korur.

Altıncısı emanet ve ahitlere (söz ve sözleşmelere) riayet etmektir.

-Yine o müminler emanetlerine ve ahidlerine sadakat gösterirler;

 

İslâm literatüründe emanet oldukça geniş kapsamlı bir kavram niteliği taşır. Bu durum kelimenin Kur’an ve hadislerdeki kullanımından ileri gelmektedir. Buna göre öncelikle, bir süre sonra geri alınmak üzere birinin uhdesine bırakılan aynî veya nakdî hakka hem emanet hem vedîa denirse de vedîadan farklı olarak emanet ücret, kira, ortaklık hakkı, buluntu gibi maddî haklar yanında iman, ibadet gibi dinî yükümlülükler, beden ve ruh sağlığı, servet, makam ve mevki gibi imkân ve kabiliyeti gerektiren hususlar, sözleşmeler, mesken ve aile mahremiyetine saygı, nimet ve ikrama teşekkür, selâma karşılık verme, sırların saklanması vb. dinî, ahlâkî, içtimaî ilke ve kuralları da içine almaktadır.
 

Mü’min, mü’minlerin elinden ve dilinden emin olduğu kişidir. Peygamber efendimiz ( s.a.v. ) şöyle buyurdu: "Dört huy vardır ki bunlar kimde bulunursa o kişi tam münâfık olur. Kimde de bu huylardan biri bulunursa, onu terkedinceye kadar o kişide münâfıklıktan bir sıfat bulunmuş olur:

  1. Kendisine bir şey emânet edildiği zaman ona ihanet eder.
  2. Konuştuğunda yalan söyler.
  3. Söz verince sözünden döner.
  4. Düşmanlıkta haddi aşar, haksızlık yapar."

Yedincisi üzerimize farz ola namazları kılmaktır.

- Ve onlar ki, namazlarına devam ederler.

“Titizlikle ifa etme” diye çevirilen muhafaza kavramı sözlükte “devam etmek, riayet etmek, gözetmek” anlamına gelir. Namaz dinin direğidir. Namazsız bir mü’min tasavvur edilemez. Sen boşver namazı, benim kalbim temiz diyerek kişi kendisini aldatmamalıdır. Müslüman Ramazan ayında kazandığı namaz kılma özelliğini devam ettirmelidir.

- İşte, asıl bunlar vâris olacaklardır.

 

- (Evet) Firdevs'e vâris olan bu kimseler, orada ebedi kalıcıdırlar.

İslâmi kaynaklarda “Firdevs” kelimesi cennetin tamamı veya bir bölümü için kullanılmaktadır. Cennetin ortası ya da en yüksek yeri olduğuna dair değişik rivayetler vardır. Neresi olursa olsun Firdevs Cennettir veya Cennette bir yerdir ve orası ne güzel bir yerdir. Mü’minler son duraklarının Firdevs olmasını isterler. Ramazan ayında kazandığımız değerlere sımsıkı sarılırsak onlar bizi Firdevs’e götürür inşallah.

Fahri SAĞLIK

Emekli Müftü

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —