28 Bin TL İle Hayat Mı, Hayatta Kalma Mücadelesi Mi
2026 yılı için belirlenen 28.075 TL’lik yeni asgari ücret, mevcut ekonomik koşullar ve hızla artan yaşam maliyetleri dikkate alındığında, geçinmekten çok ayakta kalma mücadelesini çağrıştırıyor. 23 Aralık 2025’te yapılan resmi açıklamayla netleşen bu rakam, milyonlarca çalışan için ne yazık ki temel ihtiyaçları karşılamada sınırda bir gelir anlamına geliyor.
Ben bu tabloya baktığımda şunu görüyorum. Rakamlar soğuk olabilir ama yaşananlar fazlasıyla gerçek. Yeni net asgari ücret 28.075 TL. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 29.828 TL. Bekâr bir çalışanın aylık yaşam maliyeti 38.752 TL. Türkiye genelinde ortalama konut kirası ise 24.898 TL. Bu tablo açıkça şunu söylüyor: Asgari ücret, daha cebinize girmeden yetersiz kalıyor.
Türkiye genelinde ortalama kiraların 24 ila 25 bin TL bandına dayanması, tek bir asgari ücretin neredeyse tamamının yalnızca barınmaya gitmesi demek. Elektrik, su, doğal gaz, ulaşım, gıda, sağlık ve eğitim gibi temel giderler ise adeta ekstra lüks haline gelmiş durumda. TÜRK İŞ verilerine göre Kasım 2025 itibarıyla açlık sınırı 29.828 TL. Yani yeni asgari ücret, dört kişilik bir ailenin sadece gıda harcamasını bile kağıt üzerinde karşılamıyor.
Bu tablo bana şunu düşündürüyor. İnsanca yaşam dediğimiz şey, bugün kağıt üzerinde bile mümkün görünmüyor. Maaşlara yapılan yüzde yirmi yedilik zam, yıl boyunca süren yüksek enflasyon, artan faturalar ve temel tüketim ürünlerindeki fiyat artışları karşısında kısa sürede etkisini yitirme riski taşıyor.
Uzmanların sıkça dile getirdiği bir gerçek var. Asgari ücret artık bir geçim ücreti değil, bir hayatta kalma ücreti haline gelmiş durumda. Elbette istisnai durumlar da var. Eğer tek başınıza yaşıyor, kira ödemiyor ya da çok düşük bir kira veriyorsanız, harcamalarınızı kısmak şartıyla temel ihtiyaçlarınızı ucu ucuna karşılayabilirsiniz. Ama kira ödeyen biriyseniz ya da çocuklu bir aile geçindiriyorsanız, 28.075 TL ile geçinmek neredeyse imkânsız.
Bu noktada haneye ikinci bir maaşın girmesi ya da ek gelir kaynakları bulmak, artık bir tercih değil zorunluluk haline geliyor. Türkiye genelinde ortalama kira bedelinin 24.898 TL olduğu düşünülürse, bu rakam asgari ücretin yaklaşık yüzde seksen sekizine denk geliyor. Özellikle büyükşehirlerde tek başına eve çıkmak hayal olurken, paylaşımlı evler ya da aileyle birlikte yaşamak geçinebilmenin neredeyse tek yolu olarak öne çıkıyor.
Sonuç olarak şunu açıkça söylemek gerekiyor. 28 bin TL’lik asgari ücret, rakam olarak artmış gibi görünse de hayat pahalılığı karşısında eriyen bir gelir olmaktan öteye gidemiyor. Asıl soru artık şu. Asgari ücretle geçinmek mi, yoksa sadece ayakta kalmak mı?
Geçmişe dönüp baktığımda, asgari ücretin yalnızca bir rakamdan ibaret görülmediği dönemleri hatırlıyorum. Emeğin karşılığını alma, çalışanın onurunu koruma ve ay sonunu borçsuz kapatabilme hedefi vardı. O dönemlerde asgari ücretli, bugünkü gibi sürekli kredi kartı borçlarıyla, ek iş arayışlarıyla ya da temel ihtiyaçlardan feragat ederek yaşamaya mahkum edilmezdi.
Ücret politikaları, en azından bir ailenin barınma, gıda ve temel giderlerini karşılayabilecek bir taban gelir anlayışıyla ele alınırdı. Elbette ekonomik zorluklar vardı ama devletin dilinde ve yaklaşımında asgari ücretli bir yük değil, üretimin ve kalkınmanın asli unsuru olarak görülürdü. Çalışanın refahı, ülkenin büyümesinin ön şartı sayılırdı.
Bugün gelinen noktada ise asgari ücret, geçim güvencesi olmaktan çıkmış, yalnızca hayatta kalmaya yeten bir tutara dönüşmüş durumda. Ve bu tabloyu görüp sormamak mümkün değil. Biz gerçekten yaşıyor muyuz, yoksa sadece ayakta mı kalıyoruz?
Yazar: Celil Kocataş
asgari ücret yeterli mi, 28 bin tl ile geçinilir mi, asgari ücret hayat pahalı mı, türkiyede asgari ücret ne durumda, celil kocataş kimdir