Zavallı Ekrem İmamoğlu..!
Şimdi sizlere yazacağım yazı biraz uzun olacak. Lütfen okuma zahmetine katlanmanızı sizlerden istirham ediyorum. Çünkü çok önemlidir. Yaklaşık 6 aydır kamuoyunu meşgul eden “Ekrem İmamoğlu kimdir, aslen nerelidir, Beylikdüzü CHP İlçe Başkanlığına, Beylikdüzü Belediye Başkanlığına, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına tepeden inme kimler tarafından getirildi?” sorularını bilmemiz açısından çok önem arz etmektedir.
Şimdiye kadar bu gizemliliği kimse araştırmadı. CHP içerisinde yetiştirilmiş, gençlik kollarında çalışmış, partiden deneyimli, aktif bir adam bulunamadı mı da devşirme birini İstanbul gibi metropol bir kentten aday gösterdiler? Asıl sorun burada yatıyor. Bu sorunun cevabını CHP vermelidir.
Şimdi bu soruları şayet sormaz isek “Kimdir bu Ekrem İmamoğlu?” sorusunun cevabını asla bulamayız. Bir aday ki, düşünün, CHP ile uzaktan yakından hiçbir ilişkisi, alakası yok. Birileri tarafından görev tevdi ediliyor. Şimdiye kadar bu görevi kimler tarafından verildiği gizeminin sır perdesi de ortadan kalkmış değildir.
İsterseniz bu sır perdesini ortadan kaldıralım, sorduğumuz sorulara cevap bulalım. Peki sahiden kimdir bu Ekrem İmamoğlu? Bu dosyayı açalım, öğrenelim, bilgilenelim. Çünkü bu şahıs yarın belki de İstanbul şehreminisi olacaktır. Türk halkının, özellikle de İstanbul’da yaşayanların bilmesi kadar doğal bir şey olamaz.
Ekrem İmamoğlu aslen Trabzonludur. Niçin İstanbul gibi metropol bir kentten CHP tarafından aday gösterildi? Burada CHP'nin herhangi bir dahli var mıdır? Ekrem İmamoğlu’nun CHP ile herhangi bir ilişkisi olmuş mudur? Mesela CHP gençlik kollarında çalışmış mıdır? Nasıl olur da devşirme birini CHP’den aday gösterirler? Bu soruları şayet sormaz isek “Doğruyu yani kimdir bu Ekrem İmamoğlu?” sorusuna cevap bulamayız.
Ekrem İmamoğlu arkasındaki güçlerden cesaret alıyor. Onların gücü ile Türkiye’yi hırpalıyor. Onların gücüyle kabadayılık yapıyor. Onların gücü ve talimatlarıyla önüne gelene meydan okuyor. O bir rol adamı, ihale adamı. Bir senaryo yazılmış, oraya oturtulmuş. Ekrem İmamoğlu diye bir figür yok. Çalışılmış bir proje var. Kendisine bugün o rol verilmiş. Yarın başka bir rol verilir, belki de devreden çıkartılır.
Onu ciddiye bile almayın. Onun arkasındaki güçlere bakın. Sözlerini önemsemeyin. O ahkâm kesmeler, o racon kesmeler, o havalı tavırlar onun tavırları değildir. Ben Ekrem’i çok iyi tanıyanlardan birisiyim. Arkasındaki güçlerin farkındadır. Onun şımarıklığı, olgunlaşmamış cahil cesareti ile hareket ediyor.
Ekrem İmamoğlu partisi CHP’den değil; ABD’den, İsrail’den, Avrupa’dan, FETÖ’den, PKK’dan, Türkiye ile hesabı olan ne kadar çevre varsa onlarla işbirliği içerisindedir. Aynı şey finans çevreleri için de geçerlidir. Türkiye’deki döviz kurlarının yükselmesi, iç piyasadaki spekülatörlerin ekonomimizin üzerindeki baskılarını düşünün ki; Türkiye’de bir holding sahibi, bir kurumun kendine has özel jet uçağını Ekrem İmamoğlu’na tahsis edebiliyor.
Ekrem İmamoğlu’nun herkese meydan okuması, hatta devletin valisine “it” diyecek kadar da şirazeden çıkmış bir şahsın bu şekildeki fütursuzca konuşmasının arkasındaki güçlerin sayesinde olduğu ortadadır. Onlardan güç alıyor. Burada partisi gözüken Cumhuriyet Halk Partisi’ni tamamıyla devre dışı bıraktılar. Ortada İstanbul konusunda bir plan, projesi, sözü de yok, fikri de yoktur. Proje dışına çıkınca kırıp döküyor. Bu aralar Ekrem tam anlamıyla abandone olmuştur. Önüne gelenlerle tartışıyor, önüne gelene hakaret ediyor. Akıl hocalarından talimat alıyor. Sınır uçlarını kesiyorlar, tekrar ayarlanıyor.
Bütün FETÖ kadrosu arkasında. 15 Temmuz’u kim yapmışsa Ekrem’i sahaya sürenler onlardır. Arkasında bütün FETÖ kadroları vardır. Zaten projenin uygulayıcısı onlardır. Bugüne kadar gözlerden ırak tutulmuş, saklanmış, hazırlanmış, çalışılmış. FETÖ tarafından “işte bu sizin adamınız, buna yatırım yapın” diye çok uluslu güçlere pazarlanmış, takdim edilmiş bir isimdir Ekrem İmamoğlu.
Mesele seçim değil. Belediye başkanlığı seçimi de değil. Mesele, Recep Tayyip Erdoğan’ı nasıl alaşağı edebiliriz meselesidir. FETÖ’nün, PKK’nın arkasında kim varsa Ekrem’in arkasında da onlar vardır. 15 Temmuz’u kim yaptıysa Ekrem’i sahneye süren de onlardır. Aslında İstanbul üzerinden oynanmak istenen oyun, Gezi olaylarında başlamıştır. Gezi’de İstanbul teröre teslim edilmişti.
Aslında İstanbul üzerinden oynanmak istenen oyunun ilk sahnesi Gezi olaylarında, ilk İstanbul projesi uygulanmıştır. İstanbul uluslararası tartışmaya açılıyordu. Bütün Batı dünyasının desteğiyle, içerideki bağlantılı çevreler bu amaçla harekete geçirilmişti. Recep Tayyip Erdoğan’ın sayesinde Gezi olayları bastırılmıştır.
İkinci oyun olan 17/25 Aralık’ta aynı şey tekrarlandı. Yine olmadı. 15 Temmuz askeri kalkışmayı yaptılar, yine olmadı. Türk milleti liderine sahip çıktı. Şimdiki senaryoları, Ekrem’i sahaya sürmekle oldu. İstanbul ile birlikte Trabzon da aynı tartışmanın içine çekiliyor.
Şimdi sizlere diğer yazılarımda belirttiğim gibi Karadeniz, Türkiye’nin yarısından fazla bir nüfusa sahiptir. Her konuda Türkiye’nin yönetimsel alanında en büyük paya sahip bir bölgedir. Bu gücün pasifize edilmesi için özellikle Ekrem İmamoğlu seçilmiştir. İki Karadeniz kökenli kişinin karşı karşıya getirilmesi sanırım tesadüf olmamalı. Özellikle yapılmıştır. Sırf Karadeniz’in gücünü pasifize etmektir gayeleri.
Ben Ekrem’e, yazımın başlığı olan “zavallı” kelimesini onun için kullandım. Kendisi biraz aklıselim olsa, Recep Tayyip Erdoğan’a rağmen aday olmazdı. Sırasını bekler, Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra adaylığını koyardı. O zaman da Karadeniz onu bağrına basardı.
O ne yaptı? Türkiye’nin aleyhinde olan dahili ve harici düşmanlarla işbirliğini tercih etti. Yani proje ürünü olduğunu kabul etti. Ne diyelim, kendi düşen ağlamaz. Oysa ne güzel bir rüzgar yakalamıştı.
Ben şimdiye kadar “Ekrem İmamoğlu kimdir?”i sizlere izah etmeye çalıştım. Yunan gazetecisiyle yaptığı röportajı inkar etti. O bayan gazetecinin “İstanbul’u bizim Rum kazandı” demesini ne kınadı ne de itiraz etti. PKK’nın tüm dağ kadrosunun yönetici sıfatını taşıyan terörist başlarının sözleri “bizler Ekrem’i destekliyoruz” sözlerine en ufak bir tepkisi olmamıştır. FETÖ’nün el altından yaptığı desteği hep görmezden geldi.
Çıkıp “Ben Karadeniz’in müstesna ili Trabzonluyum, Türk oğlu Türk’üm. Sizin desteğinize ihtiyacım da yoktur. Ben kendimi Yüce Türk Milleti’nin sağduyusuna emanet ediyorum.” diyemedi. Çünkü Ekrem İmamoğlu’na o sözleri söyletmediler.
Şimdi böyle vasıflı bir kişiye, 566 yıldır sadakatle gözümüz gibi korumaya çalıştığımız bir şehrin şehreminliğini teslim edebilir miyiz? Türkiye’nin bütünlüğünden yana duruşunu tartışmaya açan hainlerle iş birliği içerisinde olanların, Türkiye’nin bütünlüğüne asla saygısı yoktur.
Trabzon gibi, ülkemizin milli hassasiyetlerinin en güçlü olduğu bir şehrimiz, Pontus hafızasını canlandırmaya ayarlı bir adamın milli kültürümüze asla saygısı olmayanlarla birlikteliğinin kabul edilir bir yanı yoktur. Böyle bir kişiliğe büründürülmüş bir kişiyi gündeme getirmenin de hiçbir anlamı yoktur.
Oysa “Her şey güzel olacak” sözünde samimi olsaydı, her şey çok güzel olacaktı. 17 yıldır Türkiye’de her şey güzel oluyor. Tabii ki yanlışlar da vardır. Beşeriyetin olduğu yerde yanlışlıklar kaçınılmazdır. Mühim olan yanlıştan dönülmesidir. Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin birlikteliğinde Türkiye’nin aleyhinde olunacak hiçbir şeye asla geçit verilmez. Türkiye emin ellerdedir.
Kalın sağlıcakla…