23.04.2025 10:04:00

VAVEYLADIR BAZEN YAZMAK 

Bazen arkadaşlarım, öğrencilerim ve dostlarım soruyor:

“Hocam, bu kadar yoğun temponun arasında nasıl yazıyorsun?

 Yorulmuyor musun?

 Biz okurken bile zorlanıyoruz, sen yazarken nasıl taşıyorsun bu yükü?”

Gülümsüyorum…

 

Ve diyorum ki:

“Yazmak benim için bir iş, bir uğraş değil; yazmak benim için bir yaşam biçimi. Nefes almak gibi, uyumak gibi, bazen dua etmek gibi…

 Yazmak, benliğimin bir parçası.”

Yazmak, benim için bir başkaldırıdır.

Sisteme, adaletsizliğe, yozlaşmaya, kabullere, sessizliğe karşı içimde büyüyen sessiz ama derin bir çığlıktır.

Yazmak, hayatın tokadına karşı kalemle verilen onurlu bir cevaptır.

Yazmak, susanların sesi, unutulanların izidir.

Ama hepsinden önemlisi...

Yazmak, benim çocuklarıma ve torunlarıma bırakabileceğim en kıymetli mirastır.

Bir arsa, bir ev, bir banka hesabı değil belki...

Ama yıllar sonra bir sandığın içinde bulduklarında sararıp solmuş sayfaları…

Ya da bir köşe başında adımı taşıyan bir kitapla karşılaştıklarında…

 

Diyecekler ki:

“Bu satırlar babamızın, dedemizin yüreğinden dökülmüş. O da bizim gibi sevmiş, bizim gibi üzülmüş, bizim gibi hayal etmiş. Ama o, bunları kelimelere dökebilmiş.”

Yazdıklarım, onlara sadece cümleler değil…

Hayatın içinde saklı dersler, yaşanmışlıklar, gözyaşları ve umutlar olacak.

Ben bir gün gittiğimde, arkamdan konuşulacak çok kelime olabilir ama bıraktığım bu yazılar, çocuklarıma “Babanız kimdi?” sorusunun en dürüst cevabını verecek.

Çünkü yazmak, sadece anlatmak değildir…

Yazmak, kalbini sayfalara açmaktır.

Yazmak, kendi iç dünyanı, en çıplak haliyle ardında bırakmaktır.

Bazen kelimelerle sarılırsın evladına…

Bazen kelimelerle teselli edersin torununu.

Ben yazarken onların ellerini tutar gibi hissediyorum.

Sanki her satırda onlara sesleniyor, yıllar ötesinden bir nasihat, bir sevgi bırakıyorum.

Yazmak, benim için yaranın kabuk bağlamış kısmını yeniden kanatmaktır…

Ama aynı zamanda, o yaranın üzerine sevgiyle bir merhem sürmektir.

 

Yazmak, sessiz sessiz ağlamaktır…

Kimsenin duymadığı, ama kelimelerin şahit olduğu bir hıçkırık gibi.

Yazmak, bazen hayata tutulmayan bir mektup; bazen de gelecek nesillere uzatılan bir köprü.

Ben yazarken çoğalıyorum…

Yazarken iyileşiyorum…

Ve yazarken bir gün adımı taşıyan çocuklarımın, torunlarımın gözlerinin içine bakabiliyorum.

Çünkü biliyorum;

Kelimenin gücü, zamanın tozuna direnendir.

Ve yazılmış her satır, gerçek bir mirastır.


Ulaş Salih Özdemir

Masaj Salonlarına Fuhuş Operasyonu
Çakmak Barajı’na Su Verilmeye Başlandı
Tanış: “Bu eser, Mardin’in barışsever ruhuna armağanımdır”
Market Kıymasından Zehirlendikleri İddia Edildi
Polisten Kaçamayacağını Anlayınca İntihara Kalkıştı
Niğtaş Hakkındaki Çevre İddiaları Bilimsel Analizlerle Geçersiz Kaldı
Çetiner’den ALTİD Başkanı Cem Özcan’a Ziyaret
Akran Nezaketi ile saygı, anlayış, empati ve sağlıklı iletişimi
Trakya Üniversitesi Personeli Avukat 2. Kattan Düşerek Hayatını Kaybetti
Dikkat Asılsız İddialara İtibar Etmeyin...
Özel Çocuklar Türkiye Deniz Canlıları Müzesi’nde Unutulmaz Bir Gün Geçirdi
Alanya Servis Esnafları Kooperatifi’nden İki Öğrenciye Burs Desteği
Özgür Özel’in Antalya Listesinde Öne Çıkan Üç İsim
Şehit Evine Duygusal Ziyaret…
Can’dan 3 Aralık Dünya Engelliler Günü Mesajı
“Türkiye Yeşeriyor Gazze Güçleniyor” Projesiyle Anlamlı Fidan Dikimi
Ertan, Güven Tazeledi…
Gazeteciliğin Sırrı Açıklandı: Bir Günde Olunmuyor
Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı sezona galibiyetle başladı
Vatandaş istedi, Aksoy yerine getirdi
4 Bini Aşkın Fidan Öğretmenler İçin Toprakla Buluştu

YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.