23.10.2024 15:02:00

Toplumsal Çürüme: Dal Budak Sarmadan Önlem Alınmalı

Türkiye’deki sosyal çürüme, ekonomiden siyasete, toplumun her kesiminde kendini hissettiriyor. Vicdanlardaki yozlaşma, ihmaller ve denetimsizliklerle birleşerek toplumun temel değerlerini aşındırıyor. Bu çürüme durdurulmazsa, gelecekte daha büyük sorunlar kapıda.

Sokak röportajlarına önem veren sosyal medya takipçileri hatırlarlar diye düşünüyorum;  ufak tefek bir kadın metro çıkışında kendine uzatılan mikrofona “şu anda Türkiye’de sosyal çürüme var” demişti.

O ufak tefek kadın kendinden çok büyük laf etmiş ama o “sosyal ve çürüme” içerikli derin bir tahlilin sonucunu ifade eden sözünü toplum hemen almış, o kısa sokak röportajı tıklanma, paylaşma rekoru kırmıştı. 

O sempatik kadın giyimiyle kuşamıyla, o sade konuşmasıyla o kadar bizden biriydi ki söyledikleri toplumda hemen karşılık bulmuştu.

O bizden biri olan mütevazi kadın kendine uzatılan mikrofona tamamını hatırlamasam da mealen “Dünya tarihinde iktisat her zaman topallar, sendeler, bunlar olur. Ama eninde sonunda kendini toparlar. Kapital kendini yok etmez.  Fakat Türkiye’de ekonomi düzelmiyor. Oysa bu kadar mücadeleye, kararlara, tedbirlere rağmen düzelmesi gerekir. Düzelmiyor çünkü toplumda sosyal çürüme var” demişti.

Bir kaç gün önceki ''Güvensizlik Metan Gazı Gibidir'' yazımda  Sinan Ateş cinayeti ve mahkemesinin sonucu, Narin Cinayetinin sürüncemede kalan soruşturma süreci, kadın cinayetleri, çocuk tacizleri-tecavüzleri, sürekli artan mülteci sayısına itirazlara yetkililerin sağır kalması, grev-yürüyüş-protesto gibi doğal hakları ararken insanların şiddet/baskı/engelleme görmesi, emeklilerin-asgari ücretlilerin açlık sınırında maaş almaları ve özel hastanelerde yeni doğan bebeklerin üzerinden sağlık çetelelerinin oluşmasından bahsettikten sonra toplumda iktidarıyla-muhalefetiyle siyaset kurumuna, siyasetçilere, bürokratla güvensizlik oluştuğunu bunun neticesinde korku sebebiyle dillendirilmeyen ama hal ve davranışlarla belli edilen kaygı oluştuğunu, bu kaygıların güvensizliğin toplumda  metan gazı gibi biriktiğini, patlamaya doğru gittiğini ifade ederek bu güvensizlik sarmalından acilen çıkmamız gerektiğini belirterek yazımı bitirmiştim.

En son çıkan ortaya yenidoğan çetesiyle ve tarım bakanlığının sürekli gündeme getirdiği taklit ve tağşiş ifşaları ile öğrendik ki sosyal çürüme, vicdan çürümesi, dünün ihmali denetimsizlik çürümesi neticesinde öyle bir safhaya gelindi ki “biz, bizi biz yapan hasletleri” çürütmüşüz. 

Toplumda din referanslı iktidar ve Türklük referanslı ortağı olan parti sosyal çürümenin mimarı olarak görülürken Türkiye’nin kurucusu olan parti (CHP) de bu çürümeyi ifade etme, gündeme getirme, siyasete çevirmede (bence iç çalkalanmalarından dolayı) yetersiz görülüyor.

Bu yazdıklarım hepinizin, hepimizin çevresinde halkın konuştuğu konuşmalar.

Demokratik toplumlarda gazetecilik halkın konuştuklarını, yaşadıklarını, bildiklerini, kendi arasında ifade ettiklerini vs. vs. vs. kâğıda dökmektir…

Kendi aramızdaki konuşmalarımızda arkadaşlarımız bazen diyor ki “Yav kardeşim CHP hiç iktidara gelmedi ki bu sosyal çürümede vebali olsun.”

İşte kazın ayağı öyle değil. CHP, sosyal çürümenin biriktirdiği metan gazı neticesinde halkın iktidarı değiştirme patlamasından en çok nasiplenecek parti… 

İşte bu süreçte iktidarı dibe çeken sosyal çürümenin müsebbibi spekülatörlerin (kapitalin, sermayenin, kirliliklerin) yeni yöneldiği parti CHP… Bunlar AK Partiye de daha önceki merkez sağ ve sağ partilerden gelmişlerdi.

İşte CHP (spekülatörlerin partisi olmaz) bilinciyle bugünkü çürümenin ve yozlaşmanın müsebbiplerinden kendini arındırması gerekir.

Bir üzüm salkımındaki çürüklerin ayıklanmasını ihmal ederseniz o çürüme kısa bir süre sonra üzüm salkımını hatta koskoca bağı çürütebilir.

Ben böyle yazdığım için içinizde iktidardan muhalefetten bana kızanlar olacak.

Yine biliyorum ki George Orwell’in dediği gibi "Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa; gerçeği söyleyenlerden o kadar nefret eder."

Herkes; ''çürüme, iyice dal budak sarmadan'' tedbirini alsın…

Gazetecinin de görevlerinden biri de zaten bu değil mi?


Nilgün EGE

Kosmos 482 Dünyaya Düşüyor
Kilisede Tarihi Dönüşüm Başladı
TÜRKİYE’DEN SURİYE’YE DOĞALGAZ VE ELEKTRİK DESTEĞİ
DEPREM DÖNÜŞÜMÜ MASAYA YATIRILDI
4 Saat Sürdü…
Vali ‘Den Moral Ziyareti
Ardıçlı Mahallesi’ne Nefes Aldıran Yeşil Dokunuş
Komisyonun Görevi Uzatıldı
Afetlere Karşı Hazırlık
Coşku Sahnede Yaşatacak
Kadınlar Hayallerine Kavuşuyor
Kocaeli Vatandaşın Sesi Oluyor
Terzi’den Anlamlı Ziyaret
78 Canın Hesabı İçin Meclis’e Ek Süre!
Ortak Geleceğe İmzalar Atıldı
Aybüke Albere Harap İle Yaza Hızlı Girdi
Bu Bir Dijital Darbe
Hedef 100 Milyar Dolar
Sanayi Gücü Sahada
İstanbul’da Kentsel Dönüşüme Hızlanıyor
Kültür Mirası Geleceğe Taşınıyor

YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.