Hıdırellez: Bir Mevsim, Bir Hasret
Türk dünyasında kutlanan mevsimlik bayramlardan biridir Hıdırellez.
Halk arasında, Hızır ve İlyas peygamberin yeryüzünde buluştukları gün olarak bilinir.
İnanışa göre, Hıdırellez gecesi Hızır’ın uğradığı yerlere bolluk, bereket ve şifa iner.
Çocukluğumuzda Hıdırellez ne güzeldi, ne heyecanlı geçerdi…
Hazırlıklar akşamdan başlardı.
Kavrulmuş haşhaş, hamurla yoğrulunca o enfes koku Gümüşhacıköy semalarına yayılırdı.
Su böreği için komşu teyzeler imece usulüyle toplanır, yufkalar sofra tahtalarında incecik açılırdı.
Kaynayan suya atılan yufkalar bakır sinilere serilir, o mis gibi koku her yanı sarardı.
Yumurtalar haşlanır, yeşillikler yıkanır, özenle hazırlanırdı. En çok da yumurta piyazını severdim.
Biz çocukları o gece uyku tutmazdı.
Sabah olur olmaz, el arabalarına piknik malzemeleri yerleştirilir, Hacana yollarına düşülürdü.
Hacana, şirin ilçemiz Gümüşhacıköy’ün mesire alanıydı.
Çam, meşe ve ceviz ağaçları göğe uzanır; gölgesinde oturanları sıcaktan korurdu.
Günün erken saatlerinde yollara düşen insanlar en güzel ağacın altını kapmak için adeta yarışırdı.
Yerlere kilimler serilir, akşamdan planlanan aile grupları sofralarını birlikte kurardı.
Semaverler yakılırken biz çocuklar ip atlar, yakan top oynar ya da kendi aramızda sohbet ederdik.
Şimdilerde “brunch” denilen o uzun kahvaltılarda çaylar peş peşe tazelenir, keyifli sohbetler edilirdi.
Yaprak sarması ve su böreği genelde öğle sonrasına saklanır, acıkanlara tekrar sofralar kurulurdu.
Ama artık…
Hiç kimse Hıdırellez’i o eski coşkuyla kutlamıyor.
Hıdırellez, takvimin yapraklarında silik bir iz gibi kaldı.
Her yıl 6 Mayıs geldiğinde hüzün kaplar yüreğimi.
Çocukluğum gelir gözümün önüne…
Ve o tarifsiz eksiklik duygusu.
Artık hiçbir şeyin tadı yok.
Haşhaşlı saç üstü eskisi gibi kokmuyor.
Su böreği eski lezzetini taşımıyor.
Çünkü onları yapanlar yok artık…
Annem yok.
Sevim anne yok.
Aşçı kızı Fadime yenge, mahallenin cici annesi Asiye yenge, Ferdane yenge, Emine halam yok.
Hacana’ya gitmek için el arabasına piknik malzemelerini yükleyen babam yok.
Çocukları kendi evlatlarından ayırmayan Kara Mıstık emmi yok, Muharrem emmi yok, Rüştü emmi yok…
Ve kenarda kuytuda dertleştiğim dostlarım: Vildan’ım yok, Emel’im yok…
Gidenlerin yeri dolmuyor.
Onlar gidince, hayatın da tadı tuzu kalmadı.
Selam ve dua ile…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.