CHP'nin Dış Politikadaki Tutumu? Milli Menfaatler Mi Dış Merkezli Yaklaşım Mı?
Türkiye'nin dış politikada izlediği bağımsız ve ilkeli duruş, ne yazık ki sadece dışarıdan değil, zaman zaman içeriden de bir dirençle karşılanmaktadır. Bu noktada ana muhalefet partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin söylemleri ve eylemleri, kamuoyunda bu duruş milli mi yoksa dış merkezli mi sorusunu yüksek sesle gündeme getirmektedir. Özellikle Türkiye'nin Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz'de attığı kararlı adımlar karşısında sergilenen mesafeli tutum, bu eleştirilerin en büyük dayanağını oluşturuyor. Türkiye'nin sınır ötesi operasyonlarına karşı çıkan, milli savunma sanayi yatırımlarını yeterince sahiplenmeyen ve batılı başkentlerle fazla uyumlu bir dil geliştiren bu yaklaşım, uluslararası alandaki haklı mücadelemizi adeta gölgelemektedir.
Bu durum sadece iç siyasette bir tartışma konusu olarak kalmıyor, dış politikada da Türkiye'nin elini zayıflatıyor. Batı başkentlerindeki Türkiye karşıtı lobiler, içeriden gelen bu tür çatlak sesleri birer koz olarak kullanıyor. Türkiye'nin en haklı olduğu meselelerde bile içeriden yükselen bu itirazlar, dış dünyaya Türkiye'de fikir birliği yok algısını pompalayarak milli menfaatlerimize açıkça zarar veriyor. Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde yürütülen dış politika, milletin iradesini ve tarihsel sorumluluğunu yansıtırken; Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu çizgiye mesafeli duruşu halkımız tarafından dikkatle takip edilmekte ve sorgulanmaktadır. Milli meselelerde kenetlenmemiz gereken bir dönemde, dış güçlerle aynı dili konuşmak ne siyaseten ne de vicdanen kabul edilebilir bir tutumdur.
Türkiye'nin Suriye'deki sınır ötesi operasyonlarına başından beri mesafeli yaklaşan hatta bu hamleleri savaş çığırtkanlığı olarak gören anlayış, sınır güvenliğimizi ve terör koridorunu engelleme çabalarımızı idrak edememektedir. Bu operasyonlar Türkiye için hayati bir zorunluluktur. Aynı şekilde, Doğu Akdeniz'deki dengeleri lehimize değiştiren Libya anlaşması karşısında takınılan tutum ve Türkiye yalnızlaştı söylemleri, kazanımlarımızı küçümsemekten başka bir işe yaramamaktadır. Yunanistan'ın haksız taleplerine karşı dik duruşumuzu gerilim politikası olarak nitelemek, haklı mücadelemizi içeriden zayıflatma riski taşımaktadır.
Daha da vahimi, bazı parti temsilcilerinin Brüksel'den Washington'a, Berlin'den Avrupa Parlamentosu'na kadar pek çok platformda Türkiye'yi hedef alan beyanlarda bulunmasıdır. Bu durum muhalefet etme sınırlarını aşarak dış dünyaya müdahale edin mesajı vermek anlamına gelir ki bu da milli egemenliğimize vurulan bir darbedir. Savunma sanayimizde çığır açan İHA, SİHA, TCG Anadolu ve yerli füze sistemlerimiz tüm dünya tarafından takdirle izlenirken, bu başarıları görmezden gelmek veya küçümsemek stratejik bağımsızlığımıza karşı bir mesafe koymaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin dış politikadaki eleştirilerinin büyük bir kısmının sadece Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığı üzerinden şekillenmesi, devletin kurumsal duruşunu da hedef alır hale gelmiştir. Oysa dış politika, iç siyasi çekişmelerin çok ötesinde, milletin ortak çıkarlarını temsil eden bir varoluş alanıdır. Bu alanda birlik ve beraberlik esastır. Unutulmamalıdır ki pusulası milli menfaatler olmayan bir siyaset, eninde sonunda milletin vicdanında mahkûm olmaya adaydır.
Yazar: İsmet Ünal
CHP dış politika eleştirisi, İsmet Ünal yazıları, milli menfaatler nedir, Türkiye Suriye operasyonları, Doğu Akdeniz ve Libya anlaşması, savunma sanayi başarıları, yerli İHA SİHA teknolojisi, Recep Tayyip Erdoğan dış politika, milli birlik ve beraberlik, Türkiye'nin sınır güvenliği, batı merkezli muhalefet, dış politika stratejileri.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.