12 Eylül 1980 “Asmayalım da besleyelim mi..?!”

Antidemokratik uygulamalarına her gün yenisini ekleyen darbeciler, acısı yıllarca hafızalardan silinmeyecek idam kararları aldı! 9 Ekim 1980’de, sol görüşlü Necdet Adalı ile ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu idam edildi. Darbe öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüğü gerekçesiyle hüküm giyen 17 yaşındaki Erdal Eren’e de idam cezası verildi. Eren’in idam hükmü, Yargıtay tarafından 2 kez iptal edilmesine rağmen Milli Güvenlik Konseyince onaylanan kararla ve yaşı büyütülerek! 13 Aralık 1980’de Ankara Ulucanlar Cezaevi’nde infaz edildi. Darbeci Kenan Evren, daha 17 yaşında astırdığı Eren için söyledi: “Asmayalım da besleyelim mi?”

YIL 1980, TARİHE KAYIT DÜŞELİM!

Her yıl planlı olarak birkaç hükümetin değiştiği yıllarda, iktidardaki azınlık Demirel hükümeti düştü ve tayinimin çıktığı İzmir’e indiğim gün, ikinci bir emir geldi!! Devletin hemen hemen bütün birimleri, sözde aşırı sol örgütler tarafından; aslında “her dönemin-değişmezleri Masonlar” tarafından yönetildiğinden, tayinim milliyetçi insanların gönderildiği doğu bölgesine sürgünle Siirt Sason’a çıktı..!!

DOĞU VE GÜNEYDOĞUDA 

ANAYASA RAFA KALDIRILMIŞTI!

O güne kadar duymadığım, otobüslerin yaklaşık 36 saatte gidebildiğin Siirt Sason’a yola çıkarken subay olan ağabeyimin eşinin akrabası, Siirt Valisi büyük devlet adamı merhum Tevfik Başakar’ın birkaç gün misafiri olduk. Adana’yı geçtikten sonra, sıkıyönetimin denetimindeki 30 dakikada geçtiğimiz Gâvurdağı bugünkü adıyla Nur Dağı’nı 4.5 saatte aştıktan sonra Antep girişinde jandarmalar tarafından durdurulduk..!

30 araçlık konvoyda; her araca bir komando silahlı asker verilerek, en önde de komutanla Antep, Nizip ve Birecik, Batman, Siirt’e kadar 200 kilometrede teyakkuzla seyrettik. Zira Samedo vs. gibi çeteler yanında Devrimci Demokrat Kürt Derneği gibi pek çok bölücü ve aşırı örgütler sebebiyle kontrolünde olan bölgelerde insanlar korku içinde yaşatılıyorlardı!!?

HER GÜN 10-15 FAİLİ 

MEÇHUL YAŞANIYORDU!

Halkın ölümle yüzleştiği bölgelerde emniyet tamamen ortadan kaldırılmıştı, sıkıyönetim ve jandarma baskısıyla gerilim tırmandırılmıştı! Vali, Sason Belediye Başkanı, Jandarma Komutanı ve Kaymakamla görüştükten sonra bölgeye başladığım görevde bölgede sadece hayvancılık ve tütün ekimi yapıldığını gördüm; pek çok örgütün devlet daireleri içinde yer aldığını da..! 12 Eylül ihtilali sonrasında göreve döndüğümde 150 kişilik yaprak tütün işletme Müdürlüğü’nde 30 eleman kaldığını da gördüm..!

1980 EYLÜL-SIKIYÖNETİM GERİLİMİ!

İletişimin olmadığı o gün de devletin hiçbir birimi Diyarbakır’dan öteye kadar geçmezdi. Talimatlarını verip dönerlerdi? Yurtdışı yabancı dil sınavına girmek üzere, cuma sabah dokuzda İstanbul’da olmam gerektiği, tarafıma telefonla tebliğ edildi! O zaman sadece Diyarbakır’dan günde iki defa uçuş imkânı vardı. İstanbul’da gece sokağa çıkma yasağı ve hayati tehlike olduğundan, bölgenin Adalet Partisi vekili ve büyük bir aşiretin reisi Mahmut Kepolu’nun silâhlı askerleriyle at sırtında dağlardan Silvan Komando Taburu’na vardık. Sabah da ilk uçakla İstanbul’a geldik. Dil sınavımda başarılı olduğumuzu söyleyen hocamız dedi ki; “Ahmet bey tebrikler, sınavı geçtiniz! Hemen tayininizi aldırın. İsviçre ya da Kıbrıs’ta TEKEL’in ilgili birimlerine görevlendireceksiniz!”

11 Eylül’de sınavdaki başarı sonrasında Taksim’den Fatih’teki evimize gelirken, İstanbul Belediyesi’nin bulunduğu 15 Temmuz’da da pek çok şehit verilen meydanda onlarca TANK ve ASKERİ hareketlilik beni şüphelendirdi! Fatih’teki evimizde sabah namaz vaktinde ilk annemden duydum: “Demirel, Ecevit tutuklanmış. Türkeş yokmuş…” Hayırlısı olsun dedim. Bu ara siyasilerin Gelibolu Hamzaköy Birlik Komutanlığı’nda subay olan abimin karargâhında misafir edildiklerini duydum! Babam camiden geldiğinde Timurtaş hocanın namazdan tutuklanıp getirildiğini ve sokaklardan birkaç kişinin daha götürüldüğünü duydum. Bizim için de kaygılanmıştı..!

İşte bir zamanlar Türkiye’de bu karanlıklar yaşandı! Bir 12 Eylül 2022’de bugünleri bilmeyenlere görmeyenlere yaşamayanlara Türkiye’de oynanan oyunları görerek bir kere daha istikrar için düşünerek demokrasiye sahip çıkma adına ithaf olunur..!

Prof. Dr. Ahmet Maranki İletişim: maranki@maranki.com

 WhatsApp İhbar Hattı 530 200 00 96