Türkiye'yi Yasa Boğan Cinayet Sonrası Açıklama

Türkiye'yi Yasa Boğan Cinayet Sonrası Açıklamac

CHP İstanbul İl Kadın Kolları Başkanı Yeşim Ağırman, Türkiye’yi yasa boğan Emine Bulut Cinayeti sonrası yaptığı açıklamadac “Namus, töre, gelenek gibi kavramlarla erkeklere kadınlar üzerinde tahakküm kurmayı bir hak gibi gösteren erkek egemen zihniyet, kadın cinayetlerinin suç ortağıdır. Kadınlara sınırlandırılmış hak ve görev tayin eden söylemler üretenler, katillerin azmettiricisidir. TBMM’yi kadına ve çocuğa yönelik her türlü şiddeti, tacizi, nefret söylemini ve nefret suçunu engelleyen yasaları yapmaya davet ediyoruz” dedi.

Türkiye, boşandığı erkek tarafından öldürülen Emine Bulut’a ağlıyor. Çocuğunun gözü önünde öldürülen Emine Bulut’un ölmeden önce olay yerinde çekilen görüntüleri sosyal medya ve kamuoyunda da büyük yankı uyandırdı. Kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı olaylarını yakından takip eden CHP’nin İstanbul İl Kadın Kolları Başkanı Yeşim Ağırman, Bulut cinayetiyle ilgili de önemli uyarılarda bulundu. İstanbul’un CHP’li 39 ilçe kadın kolu başkanı ve örgütü adına yazılı bir açıklama yapan Ağırman, şunları söyledi:

“Ülkemizde kadına yönelik fiziksel ve psikolojik şiddetin ne yazık ki sistematik bir hal aldığı zamanlardan geçiyoruz. Şiddete gerek siyasi iktidar gerek medya eliyle zemin hazırlandığına üzülerek tanık oluyoruz.

Şiddet, bireylerin aile ya da arkadaş çevresinden gördüğü, duyduğu, öğrendiği şekliyle başlar ve nesilden nesile aktarılarak devam eder. Çocukluktan itibaren erkeklere tanınan imtiyazlı söylem ve eylem alanı, kadına yönelik şiddet olaylarının en önemli sebebidir.

Namus, töre, gelenek gibi kavramlarla erkeklere kadınlar üzerinde tahakküm kurmayı bir hak gibi gösteren erkek egemen zihniyet, kadın cinayetlerinin suç ortağıdır. Bugün idam, hadım gibi gündemlerle şiddetin politik, ekonomik ve sosyal sebepleri örtbas edilmek isteniyor.

Kadınların ne giyeceğinden ne zaman evlenip nasıl doğuracağına kadar kadınlara hak ve görev tayin eden söylemler üretenler, katillerin azmettiricisidir. Gerek sosyal medyada gerek yazılı ve görsel medyada cinsiyetçi dil kullananlara yönelik yaptırımlar derhal gündeme alınmalıdır.

“Kadın Sadece Anne Değildir”

Bugüne kadar kadına yönelik şiddet konusunda susmadığımız gibi, bundan sonra da susmayacağımızı herkesin bilmesini istiyoruz.  Tacizler, evde, sokakta, belediye otobüsünde dahi yaşandı. Yani kadınlar hiçbir yerde güvende değil. Cinayetlerden bazıları uzaklaştırma kararlarına rağmen işlendi. Devlet görevini yapmadı. Kadınların büyük bir bölümü eşleri veya sevgilileri tarafından öldürüldü.

Dile getirmekten dahi utanç duyduğumuz bu olayların hepsi bu yıl bizim ülkemizde yaşandı. Kimi komşumuzdu, kimi arkadaşımızdı. Yani 2019’da da erkek terörü kadınları öldürdü.

Kadına yönelik şiddeti çözmeyi ‘namus’ kavramına kadar indirgeyen anlayış kadınları öldürdü. Katiller veya tecavüzcüler iyi hal indiriminden yararlandı.

Yasa yapmadan, kadının medeni kanundan doğan haklarını öncelemeden alınan her karar, kadını yakıp yok etmeye devam ediyor. Her gün taciz edilen, şiddete uğrayan, eril sözlerle aşağılanan kadınlar artık buna izin vermeyecek. Kadın çiçek değildir. Kadın ağaç değildir. Kadın sadece anne değildir. Bu ülkedeki 82 milyon insanin 'ben de bir kadınım' dediği yere kadar yolumuz var. Simdi, hemen TBMM’yi kadına ve çocuğa yönelik her türlü şiddeti, tacizi, nefret söylemini ve nefret suçunu engelleyen yasaları yapmaya davet ediyoruz.  

“Hak, hukuk ve adalet” talebiyle binlerce kilometre yol yürüyen CHP’li kadınlar olarak, kimseden yardım değil, insan olmanın gereklerinin yerine getirilmesini istiyoruz.

#EmineBulut kız kardeşimiz özelinde ve bugüne kadar namus, töre vs. gibi nedenlerle katledilen tüm kız kardeşlerimiz için bu ülkedeki herkesi sorumlu olmaya, görevlerini yapmaya davet ediyoruz. Her şeye rağmen biz kadınlar; yaşam örgüsünde çok daha güçlüyüz. Yaşadığımız şu ortamda bile umudumuzu yitirmeden direnişlerimizin, çabalarımızın mücadelemizi sürdüreceğiz.

Hala ve her şeye rağmen koruduğumuz umudumuzla diyoruz ki; kadınlarımızı anladığımız, onlara saygı duyduğumuz ve onları tüm insan hakları ile donattığımız ölçüde mutlu bir dünya kurulmuş olacaktır.”