Duygu DAŞDEMİR

Tarih: 26.12.2025 16:19

Omuz Omuza İç İçe Yalnızlık

Facebook Twitter Linked-in

Omuz Omuza İç İçe Yalnızlık

Kıymetli dostlarım, bugün sizlere sokağa çıktığımızda her an şahit olduğumuz ama nedense görmezden geldiğimiz o derin mevzudan, kalabalıklar içindeki yalnızlığımızdan bahsetmek istiyorum. Otuz yıllık bir gazeteci ve bu toplumun içinde yoğrulmuş bir kardeşiniz olarak görüyorum ki, artık kalabalıkta yalnızlaşan insanlar bu çağın en dürüst ama en acı fotoğrafı haline geldi. Aynı sofrada oturup birbirine dokunmayan eller gibiyiz. Sokaklarda omuz omuza yürüyoruz, birbirimize çarpmıyoruz bile çünkü her birimiz kendi iç dünyamıza hapsolmuş durumdayız. Etrafta büyük bir gürültü var ama anlamlı bir ses yok. Her yer ışıl ışıl ama o eski samimi sıcaklık kaybolmuş durumda. Nüfus kağıtları çoğalıyor, kalabalık artıyor ama ne yazık ki insan eksiliyor.

Bu yalnızlık, kimsenin fark etmediği derinden gelen bir sessizlikten doğuyor. Artık kimse yanındakine nasılsın diye sormuyor, herkes sadece kendinden bahsediyor. Sorulara cevaplar hep hazır ama kulaklar birbirimize kapalı. Birbirimize bakıyoruz ama birbirimizi görmüyoruz. Çünkü birini gerçekten görmek, ona karşı sorumluluk hissetmeyi gerektirir. Birinin halini anlamak için durup vakit ayırmak lazım. Oysa bizler sürekli bir yerlere, bir şeylere geç kalıyoruz. Belki de en çok kendimize geç kalıyoruz.

Şimdilerde kalabalıklar adeta bir saklanma alanı oldu. Yalnızlığımızı gizlemek için o kalabalığın içine bir perde gibi giriyoruz. İnsan sayısı arttıkça yüzler silikleşiyor, temas arttıkça kurulan bağlar zayıflıyor. Herkesin elinde parlayan bir ekran var ama kimse kimsenin elini tutmuyor. En çok da dışarıdan dimdik ve güçlü görünenlerimiz yalnız aslında. Gülümsemeyi bir maske gibi takınmış, susmayı usta bir zanaat gibi öğrenmiş olanlar sessizce çekiyor bu yükü. İçinde fırtınalar koparken dışarıya iyiyim diyen o kadar çok insan var ki. Çünkü bu devirde yorgun düşmek zayıflık, kırılganlık ise ayıp sayılıyor. Bu yüzden kimse yükünü paylaşmıyor ve herkes kendi içine gömülüyor.

İşte tam da bu sebepten ötürü kalabalıklar bu kadar yorgun görünüyor. Herkes bir şeylere yetişme telaşında ama kimse kimsenin gönlüne varamıyor. Aynı durakta otobüs bekliyoruz ama iç dünyalarımız bambaşka yönlere dağılıp gidiyor. Şunu açıkça söylemek lazım ki kalabalıklar yalnızlığı azaltmıyor, sadece onu daha görünmez kılıyor.

Belki bir gün içimizden biri durur. Şöyle gerçekten durur ve acele etmeden birinin yüzüne, gözlerinin içine bakar. İşte o an dünya durur ve kalabalık iki kişiye düşer. Yalnızlık ancak o zaman geri çekilir. Çünkü insan, insana gerçekten temas ettiğinde, bir gönüle dokunduğunda çoğalır. Bizler kalabalıkta değil, birbirimizi anladığımızda insan oluruz.

ANAHTAR KELİMELER: Modern yalnızlık nedir, Kalabalıkta yalnızlık neden olur, İnsanlar neden yalnızlaşıyor, Duygu Daşdemir yazıları, Yalnızlık nasıl geçer, Sosyal medya yalnızlığı artırır mı, Samimiyet neden azaldı, İnsan ilişkileri nasıl düzelir, Toplum neden yalnızlaşıyor


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —