Mehmet ERDİL

Tarih: 19.07.2024 07:35

EMEĞİN KIYMETİ YOK!

Facebook Twitter Linked-in


 

EMEĞİN KIYMETİ YOK!

 

Biliyormusunuz!

 

Sabah bindiğiniz minibüs tıklım tıklım, aracın içi daracık!

Yüzünüzde maske olsa ne olur, olmasa ne olur!

 

Bu hergün böyle!

 

Ve bir saat süren yolculuk ve sonra akşamın sekizine kadar abartısız yüz yere girip çıkıyorsunuz, yüz zile basıyorsunuz, yüzlerce basamak çıkıyorsunuz, uzun mesafeler yürüyorsunuz!

 

Otuz santim mesafeden paket teslim ediyorsunuz, daracık asansörlerle inip çıkıyorsunuz, elinizle elli yere dokunuyorsunuz!

 

Bir kısmınız üniversite mezunusunuz, haftada bir gün tatil yapıyorsunuz!

 

Ne yapayım sorumlu olduğum eşim ve bir çocuğum var mecburum! Diyorsunuz.

 

Ay sonunda asgari ücret alıyorsunuz!

 

Böyle bir işi yapar mısınız?

 

Binlerce genç ve orta yaşlı bu işi yapıyor!

 

Yaptığım ayak üstü mülakatta bu malumatlara sahip oldum içim eridi!

 

Sizler;

 

Evlerimizde rahat otururken, onların her çaldığı kapıların ardında hastalık mı var!

 

Psikolojik rahatsız biri mi var, psikopat mı var, bilmeden!

 

Yağmur, kar demeden görevlerini yerine getirmeye çalışıyorlar!

 

O günden sonra ne zaman siparişim olan bir kargoyu bana ulaştıran kargo çalışanını görsem onu bir kahraman gibi karşılarım, ona teşekkürler eder kolaylıklar dilerim!

 

Sonra rica minnet, getirdiğin kargoya çok sevindim diyerek renci olmamasına özen göstererek “benden bir çay içersin lütfen şunu kabul et” diye, eline mütevazi bir kâğıdı severek tutuşturmaya çalışırım!


 

Ah keşke az çok demeyip herkes öyle yapsa ne olur derim!

 

O büyük ve zahmetli emeğine duyduğum saygının gururuyla tıpkı değerli bir misafirim miş gibi onu kapımdan uğurlarım! Kendine dikkat et der el sallarım!

 

Bu denli ağır bir iş yükünü omuzlama mecburiyetinde kalan bu çalışanların kahrolası ücretlerinin azlığına isyan ederim!

 

Hani 50 bin liraya işçi bulamıyorlar mış, Afganlar, Suriyeliler olmasalarmış çalıştıracak adam bulamazlarmış!

 

Yalanınız batsın! sizin derdiniz ne! kör taraftarlar!

 

Sonra sıradan en alt bir devlet memurunu kıyaslarım bu sahipsiz üvey Vatan evlatlarıyla!

 

Arada aşılmaz karlı dağlar görürüm!

 

Kollarımı açarak, gökleri yumruklarım!

 

Bir defa memurunu asla asgari ücrete uygun görmeyen müşfik ve cömert bir devlet baba vardır arkasında!

 

Bu Baba, hasta olsa yanında olur, asla işinden etmez, oysa kargocu kahramanın "Allahından" başka kimsesi yoktur ne yanında ne arkasında!

 

Hasta olsa iki gün işe gelmezse kendini kapı dışında görür, kanunlar bile lehinde işlemez, sabah sekizde başlayıp akşam sekizde biten süresinin asgari ücretin dışında küçük bir eki ya vardır ya yoktur!

 

Halbuki sıradan en alt kademe işçi bir 657'li memurun pandemi dolayısıyla yarım gittiği bir işi ve 2 koca günlük haftalık tatili ve yıllık tatili ve raporu ve idari izinleri, kar izinleri, yağmur izinleri, bayram izinleri ve arkasında nerdeyse "gelmesende olur" diyecek koca bir devlet babası vardır!

 

Allah yardımcınız olsun Kargo da çalışan yiğitler!

 

Devletin yerinde olsam kendi çalışanlarımın yarısını bu emekçilerden KPSS siz alırdım!

 

Onlara devletin işleri çerez gibi gelmez mi!

İşlerine yarine sarılır gibi sarılmazlar mı!

 

Devletin çalışanı da emek harcıyor elbet!

Özel sektörlerin çalışanları da emek harcıyor!

 

Ama o emek nerede!

Bu emek nerede!

 

O aylık nerede!

Bu aylık nerede!

 

Anlayın derdimi!

 

Biri ifrat ta!

Diğeri Tefritte!

 

Adalet bunun neresinde?

 

Şimdi elinizi vicdanınızın üzerine koyun ve söyleyin!

Var mı Adalet?


 

Var mı emeğe verilen kıymet?

 

Ben söyleyim!

 

YOK…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —