BALIKÇI KENAN VE PİDECİ RAHMAN…
Geçen akşam balıkçı Kenana gittim!
Adam bu işin piri! Karadenizli değil, aslında hiçbir denizli değil ama balık işini çok iyi biliyor! Zaten Beylikdüzü ilçe sakinleri onu "balıkçı Kenan" diye yediden yetmişe tanıyorlar!
Adam profesörlerin bile yapamadığını alaylı olarak yaptı! yani başardı demek daha doğru olur! 40 yıl önce başladığı Türkiye de tek deniz ürünleri müzesini açtı, günden güne, seneden seneye geliştirerek yüzlerce deniz canlılarını mumyalattırıp halka ücretsiz olarak geniş sergileme mekanı sundu!
Beylikdüzü ilçesi senelerdir onun sayesinde "Deniz Ürünleri Müzesi" ile özdeşleşmiş bir şehir olmuştu, sayısız ziyaretçileri oluyordu herkes fotoğrafla bu mekanı ölümsüzleştiriyordu, bilhassa çocuklar için süper bir eğitim laboratuvarı gibiydi! Ta ki İmamoğlu dönemine kadar!
Söyleyin! Bu adama plaketler ödüller, şiltler, belgeler vermek gerekmez mi hakkında belgeseller yapılmaz mı!
Burası Türkiye! diyeyim gerisini siz anlayın. Hangi başarılıların önleri açıldı ki! Neyse biraz merak edin benden bu kadar gerisini google amcadan öğrenin!
Bugünkü mevzumuz o değil yediğim balık ile ilgili!
Neyse Kenan bey, el kol işaretleriyle birkaç sözlü talimatıyla biraz levrek biraz çupra derken zengin bir menü ile masamın donatılmasını sağladı! ilgisinden çok mahçup oluyordum, balık geldi, yeşillikler geldi, onlar bitti sıcak helva geldi, o bitti kahve geldi, o bitti çay geldi derken bu nasıl lezzet ve hizmet Allahım dedim, gerime yaslandım!
Pencereden biri ha bire camı tıklayıp el sallayıp duruyordu!
Baktım bizim Nezir Karayün bey! Gazete patronu.
Bende ona karşılık el sallayıp gel diyordum ama biri elimi hava da tuttu bırakmıyordu!
Kim bu elimi tutan derken elimi kurtarmak için dönüp çekiyordum ki, hanımla göz göze geldik!
Kime el sallayıp duruyorsun demez mi!
Haydaaaa! Gözlerimi ovuşturmaya başladım!
Meğer rüya görüyormuşum!
Tek gözümle duvardaki saate baktım 07.30!
Hanıma;
-Balık yiyordum! Dedim.
-El sallayarak balık mı yenir!
-Yahu Nezir Beyi gördüm elimi ona sallıyordum, balığa değil!
-Vezir kim?
-Vezir değil Nezir Nezir! Gazeteci!
Hala tadı ağzımdaydı bu kadar sahici rüya olur mu! Diyordum!
Beylikdüzünde bir de meşhur Bafra pidesini yapan yer var! O da Yakuplu da Rahman beyin mekanıdır!
Bir akşamda orada yemişim!
Hatta rahman bey; - Bak bu oturduğun masada Sayın Kemal Kılıçdaroğlu oturmuş pidemizi yemişti demesin mi! o günleri hatırlamıştım yani Bafra pidesinin meşhurluğunu çokları biliyor ve geliyorlardı! O da gelmişti! Bende bula bula tesadüfen o masaya oturmuşum!
Rahman bey de tıpkı Balıkçı Kenan Bey gibi dört dörtlük ilgilenmişti sağolsun!
O ne lezzet! Yedikçe yemişim, yeşillikler ardından Sarıyer gazozu, Coca cola sokmuyor mekana neyse onun ardından 2 porsiyon tereyağlı kapalı pide, onun ardından meşhur sütlacı derken! kaptırmışım kendimi! Rahman beyle Konuşup duruyordum! aslen bizim oralıydı! Bu arada;
Omzumu biri sallayıp duruyordu!
Kim bu! Ne yapıyorsun derken dönüp baktığımda yine hanımla göz göze geldik!
-Ne konuşup duruyorsun!
-…..!
Yine rüya görmüşüm!
Rahmanı yıllarca tanırım delikanlı güler yüzlü candan bir Karadeniz yiğidi ve çalışkan bir esnaftır!
Yani Ezcümle;
Nezir üstadıma demem odur ki!
Bu iki rüyamı da,
Mekanların geçtiği yerlerde tabir etse de!
Diğer yazar arkadaşlar da yerken dinleseler!