Mehmet ERDİL

Tarih: 27.11.2023 09:26

24 KASIMIN ARDINDAN!

Facebook Twitter Linked-in

 

24 KASIMIN ARDINDAN!

 

Yüksek yüksek her çeşit ağaçların bulunduğu dört bir tarafı rengârenk binalar ile çevrili sitemizin tam ortasında koyu gölgelikleriyle küçük bir orman olan şirin bir mekândayız.

 

Sabahın erken saatlerinde müthiş temiz bir hava ve cıvıldaşan kuşların eşliğinde, bir kilometreden fazla yürüyüş yolunda bir tur atmanız sonra onlarca bankın birinde oturup dinlenmeniz size İstanbul şartlarında huzurun en güzelini sunmaktadır.

 

Sitede kaliteli yaşam adına her şey çok güzel tasarlanmış oyun parklarıyla spor alanlarıyla gezi güzergâhıyla estetiği güvenliği ile en başta yapılmış ve iyi idarecilerin eliyle de bir taraftan muhafazası yapılırken diğer taraftan da geliştirilerek daha yaşanılır hale getirilmiş yüzde seksen yeşil alanıyla, yazı bir başka güzel kışı bir başka güzel enfes bir yerleşim yeri.

 

Böylesine güzel site, bizim değil de Japonların yaşadığı bir mekân olsaydı; acaba parkta çocuklar birbirlerine kum atar veya birbirlerine çirkin sözler söyler veya yedikleri şeylerin ambalajlarını çöp sepetlerine değil de olduğu yere atarlar mıydı, oynadıkları oyuncakları sökmeye çalışırlarmıydı?

 

Gençler bank oturaklarına ayaklarıyla basıp masaya kıçlarını koyarlarmıydı?

 

Büyükler sigara izmaritlerini kuruyemiş kabuklarını yerlere savururlar mıydı?

 

Piknik masalarında yedikleri yemeklerin artıklarını veya ambalajlarını masa üzerlerine bırakırlar mıydı?

 

Masayı kirli bırakırlar mıydı? 


 

Küçük çocukların çişleri geldiğinde eve götürme yerine veya önlem alma yerine hemen bir ağacın altına çişlerini yaptırırlar mıydı?

 

El cevap! tabi ki hayır…

 

Ama bütün bunlar maalesef az veya çok bizlerde elan olmaktadır!

 

Bir soru üzerine, Japon Milli eğitim bakanlığı yetkilileri diyor ki;

 

Bizim müfredatımızda olan ama sizde olmayan üç şey var!

bu üç şey mutlaka çocuklarımıza okul hayatları boyunca mutlaka öğretilir, uygulaması takip edilir!

 

1.saygı.

2.nezaket.

3.sorumluluk.

 

Allah aşkına doğru dürüst dinleri bile olmayan bu çalışkan saygılı dürüst Japon milletinin şu milli eğitim politikalarına bakın!

 

Birde bize bakın..!

 

Gerçi çağlar öncesinden bizim Yunus da bu meal de söylemiş;

 

Gezdim Halep Şam,

Eyledim ilmi talep,

Meğer ilim bir hiçmiş,

İlla edep illa edep

 

Bizim Milli Eğitim yetkililerinin bu konuda elini tutan mı var! Neden böyle güzide tedbirler almazlar!

 

Terbiyesizliğin agrasifliğin serkeşliğin uyanıklığın adı özgüven olmuş!

 

Eğer şu üç altın kural, yarından itibaren okullarımızda hayat bulsa;

 

20 yıl sonra ve sıfırdan;

 

İyi bir Öğretmen,

İyi bir Polis,

İyi bir Doktor,

İyi bir Vekil,

İyi bir Bakan,

İyi bir esnaf,

İyi bir aile,

İyi bir vatandaş,

İyi bir Muhtar Kaymakam Vali… Olmaz mı?

 

Bu bir zihniyet devrimidir ve şarttır!

 

Böyle bir millet böyle bir toplum 28 Şubat mı yaşar, 15 Temmuz mu yaşar, feto ya mı kanar? Teröre mi kayar, bağnazlığa mı inanır! fakir mi kalır!

 

Gelin, geleceğimiz dediğimiz çocuklarımıza bu dev nükleer! Ahlaki yatırımı yapalım.

 

Bence bir ülkenin kalkınmasında en etkili silah Milli Eğitimin bu nükleer gücüdür.

 

Öyle laf ile günleri kutsamakla bu işler olmuyor olmaz da!

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —