İŞİN ASLI ŞU!

2019 da İstanbul Büyük şehir Belediye Başkanlığına aday oldu, yenildi!

-Kim?

-Başbakan!

İktidar; mesaj alındı! yenilgiyi okuduk dedi!

Peşinden;

2024 de İstanbul Büyük şehir Belediye Başkanlığına aday oldu, O da yenildi!

-Kim?

-Bakan!

Yine mesaj alındı! yenilgiyi okuduk denildi!

Okumada sorun yoktu!

Devamlı okudular ama anlamamazlıktan geldiler..!

Seçmeni çantada keklik gördüler!

Neyse!

Önce Başbakan!

Sonra Bakan yenildi!

Yenen!

Milletvekili değildi!

Bürokrat değildi!

Ceo değildi!

Bilim adamı! değildi!

Filozof! değildi!

Mucit! değildi!

Dünya santranç şampiyonu! değildi!

Ünlü bir yazar! değildi!

Siyaset bilimci! değildi!

Prof değil di!

Yani "kişi" değildi!

Çokları, bilhassa muhalefet zannediyordu ki; Yenen İmamoğlu!

…….!

Halbuki, Belediye Başkanlığını yaptığı ilçe sakinlerinden her hangi biri; Aha şu da onun eseridir diyebileceği bir başarısına şahit değildi!

Ama yıktığına şahitlerdi!

Misal;

"Su ürünleri müzesi"

Neredeyse 40 seneye yakın ilmek ilmek işlenmiş ve İlçe ile özdeşleşmiş olan, gayretli bir balıkçı esnafının kurup ilçeye kazandırdığı dünya da ve Türkiye de tek kültürel mekan olan yerdi!

Peki nasıl olurda böyle biri; bir değil ikinci kez İstanbul gibi bir şehri kazandı!

Halk bu kadar mı hipnozdu!

İşin Aslı;

İmamoğlu, tamamen Hükümete duyulan büyük tepkinin bir talihlisi oluşuydu!

Aday, İmamoğlu değil de;

Kurdoğlu!

Malkoçoğlu!

Falancaoğlu olsa idiler onlar kazanacaktılar!

Halkın öfkesi bu beyefendiye denk geldi hepsi bu!

İkinci kez seçilecek kadar İstanbul'a küçücük te olsa bir katma değeri mi oldu!

Pek tabi hayır!

Bütün vaatleri kendisine hatırlatıldığında; Hatırlamıyorum! Dedi bitti!

Başkandan çok yabancı basın ve yabancı devlet adamlarıyla açık gizli buluştu! Ben neymişim havası hiç inmedi gitti! İstanbul, Ermeni'nin şehri, Rum'un şehri dedi durdu!

"Tepki" böyle bir şeydir! bazen insanları şaşırtır, olmazları oldurur!

Vatandaş;

Adaletsizliğe,

Pahalılığa,

Yabancıların göç dalgasına müsaade edilmesine ve vatandaşlık verilmesine,

Eğitimdeki kalitesizliğe,

Tarımdaki beceriksizliğe,

Hayvancılığın bitirilişine!

Asayişsizliğe!

Fena içerlenmişti!

Biriktirdi biriktirdi patlayıverdi!

Bu vatan üzüm hoşafı yiyerek kurtarıldı! Patates ve soğana memleket satılmamalı diyen fanatik kesimin ve trollerin rahatsız edici hakaretlerini bile  önemsememişti!

Kurtuluş savaşında askerlerimiz üzüm hoşafı içiyordu doğru ama halkımız da buğday bulamıyor yokluk günleri ve savaş yaşıyordu! Bu konuda herkes eşit, ayrıcalıklı bir sınıf yok gibiydi!

Şimdi on bin lira emekli maaşı alanlar ile sadece bir aylık ev kirasına ancak yeten asgari ücret alanlar üzüm hoşafı bile içemezlerken, onları eleştiren tuzu kurular en az 30, 40, 50, 60, 100, 200 bin tl ve çok daha yukarı tutarda olan emekli maaşlarından fedakarlık yaparak 10 bin tl veya asgari ücret ayarına gelsinler de görelim! Nasıl düşünürler o zaman demiyorlardı.

Ülkede bir sıkıntı varsa zengini fakiri hep birlikte bunu omuzlamak gerekmez miydi!

Amma fakat vemelakin;

Tuzu kurular hiçbir lükslerinden geri kalmayarak yaşadılar!

Ne umrelerinden,

Ne İsviçre kayak merkezlerinden,

Ne bahama adalarının mavi sularından,

Ne Paris'in alışverişlerinden,

Ne de uzak doğunun berbat gecelerinden feragat etmediler!

Sadece 10 bin tl lik emekliler ile bir kira parası bile etmeyen asgari ücretliye ülkenin yükünü omuzlatmaya kalktılar!

yapılan bu adaletsizliğe isyan etti vatandaşlar!

Dolayısıyla;

Ne İstanbul'u İmamoğlu,

Ne Ankara yı Yavaş,

Ne Bursa yı, Bozbey

Ne üsküdar'ı, Dedetaş,

Ne Beylikdüzü'nü Çalık kazanmadı!

Bay "tepki" kazandı!

Sayın "Tepki" kazandı!

Tepki "bey" kazandı!

Basbayağı "tepki" kazandı!

Cümle alem biliyor ki "tepki" kazandı!

Hiçbir Başkanın gelin güvey olmasına gerek yok!

Tepki böyle bir şey!

Şaşırtır!

Şımartır!

Sarsar!